Motosiklet Seyahatlerinde Güvenlik @ride2world anlatıyor

motosiklet güvenlik

Toplum olarak paranoyakça yaklaştığımız konulardan birisi başkalarına güvenmek. Haksız da sayılmayız aslında, özellikle de yaşadığımız coğrafyanın belki de tarih boyunca en çok el değiştiren bölge olması bunun bir ispatı olabilir. Bu durum farkında olmadan bizi aslında güvenlik algısı yüksek bireyler haline getirmiş. Bunu adım attığımız, teker döndürdüğümüz ülkelerin en tehlikelilerinde anladık, anlamaya da devam ediyoruz. Ama güvenlik konusunu şöyle kabaca ikiye bölmek istiyorum. Birisi motosikletin doğası gereği tehlikeli bir taşıt olması, diğeri de başımıza gelebilecek motosikletten bağımsız tehlikeli olaylar şeklinde.

Motosikletin kendisinden kaynaklanan tehlikeleri bertaraf etmek için alınacak önlemler basit ve tamamen kontrolümüz altında, bu arada kulağıma biz dikkat etsek de onlar gelip çarpıyor diyenlerin sesi gelmeye başladı bile. Fakat malesef bu bahaneye sığınmak işin en kolayına kaçmak bence. Motosiklette güvenli kalmak için en basit yöntem trafikte kimsenin bizi görmediğini düşünmek ve motosikletin iki tekerlekli ve düşme eğiliminde bir taşıt olduğunu bilmektir. Böylelikle hem hızınızı duracak kadar, hem viraj yatış açınızı düşmeyecek kadar ayarlamanızı sağlayacaksınız. Tepeden tırnağa güvenli ekipman ve motosiklete binerken güvenli sürmek için eğitim almak, okumak da gerekiyor tabi ki. Güvenlikle ilgili bu kısım kolayca çözebileceğimiz bir problem. Gelelim ikinci en önemli güvenlik problemine.

İnsan doğadaki şüphesiz en tehlikeli canlıdır Farkında olmadan yaşadığı ekosisteme zarar verdiği gibi, farkında olarak da kıskançlık, gelir eşitsizliği, adaletsizlik gibi toplumsal meseleler yüzünden de birbirine zarar vermeyi çok sever. Bu da kapısında kilidi olmayan bir taşıtla seyahat ederken ciddi sorunlara sebep olabilir. Ama bunları engellemek için önlem almak da mümkün. Öncelikle yazının başında da belirttiğim gibi dünyanın en kaotik yerinde yaşıyoruz. Toplumsal karışıklıklar günlük yaşamımızın bir parçası. Hiçbir zaman binlerce yıldır aynı yerde yaşayan bir kuzey avrupalı gibi olmayacağız. Bu hem iyi hem kötü, ama kötü yanlarına bu yazıda değinmeyeceğim. İyi yanı ise bu karmaşanın içerisinde kendimizi öyle veya böyle güvenli kılıp, hayatımızı sürdürebilmemiz. Bu menfaat döngüsünde iyi arkadaşlar seçebilmemiz.

Hangi sokağın sakat bir sokak olduğunu daha kafayı sokağa çevirince anlamamız gibi. Bu hisler bizi genelde hayatta tutacak kabiliyette olsa da bu özgüvenle gözü kara hareket etmek sizi bir gün bambaşka bir kıtada, eğer şanslıysanız, üzerinizde kıyafetlerinizle bir sokak köşesinde yalnız başına bırakabilir. Şanssızsanız ise yakınlarınız elçilik aracılığıyla bilgilendirilir ve sonrası sizi sevenlerin katılacağı bir merasim ve son yolculuğunuz olabilir. O yüzden ne kadar uyanık olsak da gittiğimiz yerlerde güvende kalabilmek için dikkat etmemiz gerekenler var.

Önceden okumak ve bilgi toplamak bunun birinci kuralı Aynı zamanda gezeceğiniz yerlerdeki toplumsal gelişmeleri takip etmek, yakın zamanda sizden önce o bölgeleri gezmiş kişilerle temasta olmak, konsolosluklardan bilgi almak gibi. Artık bilgi sahibi olduğumza göre plan da yapabiliriz. Mesela nakit para taşımamak, veya para çekeceğimiz bankamatiği iyi belirlemek gibi. Zengin görünmemek de bir başka yöntem, ama bu öyle kılık kıyafetle değil de daha çok davranışlarla belli ediliyor. Mesela bir ticaret sırasında çat diye para çıkarmak yerine fiyat sorup bir kaç yerle görüşmek, olmayacağını bile bile pazarlık yapmak otomatik olarak sizin hesaplı gezdiğinizi, çok paranızın olmadığını ve dolayısıyla bir amerikalı turist gibi hedef olmadığınızı bölgede sizi süzen kişilere gösterir. Ama yine de başınıza kötü bir tecrübe gelebilir, bu durumda da B planı yapmış olmak içinizi rahatlatabilir. Mesela Meksika gibi bir ülkede polise sahte ehliyetinizi göstermek, vermek, orjinalini ise çok kolay bulunamayacak bir yerde saklamak gibi. Çünkü ehliyetiniz gibi polis de sahte olabilir ve rüşvet peşinde olabilir. Bir de konaklama tercihlerini belirlemek var.

Biz turda neredeyse 5 gecenin ikisinde çadırda yatıyoruz. Çadırı da kampinglere değil, doğanın tam göbeğine kuruyoruz. Burda da yine en tehlikeli şey bir yılan veya ayı değil, tabi ki insan. O yüzden çadırımızı da genelde havanın kararmasına yakın şehirden uzak yerlere kuruyoruz. Ama tabi ki bu kadar basit değil. Bazen bir köyden geçerken köyün insanları ile selamlaşıp tepkilerini ölçüyoruz bazen de köye görünmeden gidilecek bir yol varsa onu tercih edip etrafa bakıyoruz. Çoğu zaman köy halkı ile selamlaşmak size ya güven veriyor ya da burdan uzaklaş diyor. Özellikle de çocuklar bizce o bölgenin halkı için en iyi gösterge oluyor. Guatemala’daki çocuklar size hareket çekerken, Laos’lu çocuklar el sallama yarışına giriyorlar. Bu da doğal olarak aşağı yukarı aynı süreyi geçirdiğimiz bu iki ülkeden Guatemala’da hiç çadır kurmamamıza, Laos’da ise neredeyse 3 gecenin ikisinde çadır kurmamıza sebep oldu. Eğer artık genetiğimize işlemiş bu paranoyak yaklaşımı aklımızı kullanarak işimize yaratabilirsek anadolu coğrafyası insanları olarak çok şanslıyız. Hepinize güvenli ve keyifli seyahatler dileriz.

Etiketler: güvenlik
Aralık 06, 2022
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.